Barcelona Bayrağı

Barcelona Bayrağı
İspanya Katalunya Bölgesi'nde bulunan Barcelona Şehri'nin resmi bayrağı.

10 Haziran 2011 Cuma

Barcelona

Barcelona Gezi Rehberi


"Hikayeden romana geçisin ilk adımı kabul edilen herkesin bildiği yel değirmenlerine kılıç çeken Don Kişot'un yazarı Cervantes ve Amerikayı keşfeden Cristof Kolomb'un vefa borcu olan ülkesi İspanya'dan..."

ÖMER FARUK EREN
2011/İSPANYA

Barcelona Yolu
Barcelona'ya hoşgeldiniz. Dünyanın en önemli turistik yerlerinden biri olan Barcelona'da dolu dolu bir hafta geçirdim ve İspanya'nın Katalunya bölgesinin Başkenti olarak kabul edilen Barcelona'ya yolunuz düşecek olursa ve gitmeden önce tatil programızı belirlemek için buraya ulaştıysanız ve bu satırları okuyorsanız çok şanslısınız demektir. Barcelona'da nereleri görmeli, nerede ne yemeli, nerede alışveriş yapmalı, araba kiraladıysanız nereye park etmeli, nelere dikkat etmeli gibi bilgileri gözlemlediğim kadarı ile aktarmaya çalışacağım. Umarım yardımcı olur bu rehber size. Öncelikle zaten tur ile gidiyoruz nasılsa rehber herşeyi anlatır demeyin. Nereye gideceğinizi bilerek gitmek gerçekten çok farklı. Özellikle benim gibi dünyanın çeşitli ülkelerine gidenler için önceden planlamak zamanı doğru kullanmamıza ve hayal kırıklığına uğramamızı engeller.

Kendinizi meşhur La Rampla'ya attıktan sonra rahat olun bütün Barcelona yakınınızda demektir. Sahile doğru yürümeye başlayın Cervantes heykelinden aşağı doğru indiğinizde limana geleceksiniz ve Maremagnum alışveriş merkezine ulaşacaksınız. Hemen arkasında ise akvaryuma ulaşacaksınız. Sorun değil buralara yolunuz tekrar düşecek nasılsa. Yine La Rampla'ya vurunca kendinizi sağlı sollu tapas barlar (Tapas; Nerede ne yenir? bölümünde.) hediyelik eşya dükkanları, fast food yerleri, ara sokaklarda müzeler, Gaudi'den Salvador Dali'ye tarihin ve gotik mimarinin eserlerine rastlayacaksınız sokak ve caddelerde. La Rampla üzerinde meyve sebze marketi var görülmesi gereken yerlerden kendileri, uğrayıp taze meyve yada meyve suyu alın yürümeye devam, dondurma isterse canınız eğer, dolu cadde üzerinde dondurmacı. Alışverişten tarihe, panaromik şehir görüntülerinden adrenalin yaşayabileceğiniz parklara ve flemenko dansının hazzına varacağınız barlara kadar zevk dolu bir macera sunuyor size Barcelona...

Sağdaki blog arşivinde;

- Barcelona Tarihi,
- Barcelona'da Alışveriş,
- Barcelona'da Nerede Ne Yenir,
- Barcelona Müzeleri,
- Barcelona Görülmesi Gereken Yerler,
- Barcelona Çevresi, gibi başlıklar altında genel konulara ayrınıtlı olarak değindim.

Dil Dile Değmiyor;

Önsöz olarak ise bazı kısa notlar aktarmak istiyorum; Öncelikle bu İspanyol arkadaşlar bizi ilgilendiren Katalunya bölgesinde yaşayanlar biraz daha farklı İspanyolca konuşuyorlar. Katalunca denilen bu lehçe gerçekten sinir bozucu. Nedenine gelince bay ve bayan ukalalar dillerinin dünyada ingilizceden sonra gelen en yaygın dil olduğunu düşüdüklerinden dolayı ingilizce öğrenmeye gereği duymamışlar. Bazılarıda bildiği halde konuşmamak için direniyor. Dil olayı böyle bu şehirde tarzanca anlaşmaya hazır olun ve ingilizce cümleler kurmaya sabırla devam edin ama unutmayın cevabını Katalunca alacaksınız.


Araba Kiralayacaklar İçin;

Barcelona'da araba kiralayacaksanız, zaten önceden ayarlamışsınızdır herşeyi. Havalimanı 20 km kadar bir mesafede tabelalar sizi doğruca şehrin göbeğine yönelendirecek. Otopark sıkıntısı yok yeraltında birçok otopark mevcut, gişecisi yok herşey otomatik yani otomatik ödeme makinalarına ödeme yapıyorsunuz. Bozuk paraya falan ihtiyacınız olmayacak. La Rampla caddesinin sonunda liman tarafında ya da La Rampla'nın diğer ucundaki Catalunya Meydanı'nda yeraltı otoparkı mevcut. İki yerde merkezi olduğu için park edip içiniz rahat bir aşağı bir yukarı dolaşabilirsiniz. Sagra da Familia, ziyaretiniz için eğer araba kiraladıysanız gitmeyin arabayla oraya, park yeri bulamazsınız. Catalunya Meyda'nından taksi hangi yoldan giderse gitsin 7 € geçmiyor. Park Guell'de ise park sorunu yok. Araba kiralayacak olanlan blog arşivinde ki Barcelona Plajları, Barcelona'da adrenalin ve Barcelona Çevresi  bölümlerini ziyaret etmeli.


Araba Kiralamayacaklar İçin;

Barcelona'da araba kiralamayacak olanlar için ulaşım biraz daha stressiz çünkü otopark derdi olmayacak haliyle. Öncelikle metro gayet başarılı bu şehirde gece yarısına kadar çalışıyor metro girişlerinde bilet alabiliyorsunuz ve hatları karıştırmadan dolaşabilirsiniz. Yada daha önce Avrupa ülkelerini gezmiş olanların (buna bende dahil olmak üzere) en yaygın kullandığımız open bus turları. İstanbul Sultanahmet bölgesinde artık yaygınlaşan bu hop on hop off sistemi ile bütün Barcelona'yı gezebilirsiniz. Biletleri La Rampla üzerinde bulunan kiokslarda yada turist info satın alabilirsiniz ve tur otobüsleri de Catatunya Meydanın'da sizleri bekliyor olacak. Yine bisiklet kiralama yaygın bu şehirde de, hiç denemedim ama Barcelona'da her köşe başında varlığını gördüm. Tabanvay zaten malumunuz.


Genel Olarak fazla yorulmadan ve dağılmadan gezebilirsiniz Barcelona'yı herşey elinizin altında, güvenli bir şehir olduğunu hatırlatmak isterim, sadece klasik olarak metroyu kullanacaksanız çantalarınıza sahip çıkın belli olmaz. Ayrıca İspanyollar Türkleri pek fazla sevmezler. Herzaman Fransızlar için söylenir kaba oldukları ama bu bilgi tamamen yanlış Avrupa ülkeleri içerisinde en nazik ve anlayışlı insanlar Fransızlar bana göre, İspanyollar ise asık suratlı, ilgisiz ve vurdumduymazlar bilesiniz.


Ömer Faruk EREN
Barcelona 2011






9 Haziran 2011 Perşembe

Barcelona Tarihi

Barcelona Tarihi - Catalunya


İspanya'nın Catlunya Bölgesi'nde bulunan turizm merkezi Barcelona'nın Tarihi...






Barcelona, İspanya'nın Katalunya özerk bölgesinin başkentidir. Ayrıca Gaudi'nin başını çektiği modernizm akımıyla planlanmış, 1900'lerden kalma ızgara planlı modern bölümü ilgi çekmektedir. Yaygın dil Katalancadır.1992 yılında Barselona'da olimpiyat oyunları yapıldı.
Barselona'nın geçmişinin İspanya'dan daha eski olması ilginçtir. 9. yüzyılda Katalan bir asilzade aile tarafından kurulmuştur.
Kentin simgesi Sagrada Familia Kilisesinin yapımına 1882 yılında mimar Villarbaşlamıştır. Bir yıl sonra mimar Antoni Gaudigörevi devraldı. Gaudi'nin ömrü ancak kilisenin ön cephesi ve planlanan on sekiz kuleden sekizini tamamlamak için yetti. Gotik tarzın örneği olan ünlü kilise hâlâ tamamlanamadığı için 'Bitmeyen Kilise' olarak da bilinir.
Ünlü ressam Picassoda 1895-1900 yıllarında Barselona'da yaşamıştır ve 1900 yılında ayrıldığı Barselona'ya 1901 yılında dönen Picasso 1904 yılına kadar tekrar Barselona'da yaşamış ve "Mavi Dönemim" dediği ürünlerini yaratmış fakat 1904 yılından sonra Fransa'ya yerleşmiştir. 1973 yılında Fransa'da ölmüştür. Museo Picasso, 1981 yılında eşinin de Picasso'nun yaptığı seramik çalışmalarını bağışlamasıyla bugünkü halini almıştır. Ünlü ressamın 2.500'den fazla eserini bu şehirde özellikle de Museo Picasso'da görmek mümkündür.
İnsan uygarlığının İber yarımadasındaki tarihi günümüzden 35.000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Bu dönem boyunca İber yarımadası Keltler, Kartacalılar, Finikeliler, Yunanlar dahil bir çok kavim tarafından istilaya uğramıştır. M.Ö. 2. yüzyılda İspanya Roma Cumhuriyeti'nin bir parçası haline geldi. M.S. 410 yılında İspanya bir Cermen ırkı olan Vizigotların eline geçti. Orta Çağ boyunca süren anlaşmazlıklara rağmen, İspanya Avrupa'daki en eski milli devletlerden biridir. İspanya'nın bugünkü sınırları onbeşinci yüzyılın sonlarında çizilmiş ve Aragonlu II. Fernando ile Kastiyalı I. Isabel'in evlenmesiyle tek bir taht altında birleştirilmişti. 16. ve 17. yüzyıllarda Portekiz de bir süreliğine bu İber birliğinin bir parçasıydı.
İspanya 16. yüzyılda Avrupa'daki en büyük güç haline gelmiş ve bu dönemden 18. yüzyıla kadar Avrupa'daki meselelerle oldukça yakından ilgilenmiştir.İspanya'nın kralları Avrupa'nın birçok yerine yayılmış eyaletlere hükmediyordu.İspanyol İmparatorluğu evrensel bir imparatorluktu ve birçok yere, özellikle de Amerika'da oldukça yayılmıştı, öyle ki İspanyolca bugün bile İspanya sınırları dışındaki 200 milyonun ana dili durumundadır.
Yinelenen siyasi kararsızlık, siyasete askeri müdahaleler, sık sık ortaya çıkan iç savaşlar ve baskıcı hükümetlerin hüküm sürmesi modern İspanyol tarihini oluşturan olaylardı. Ondokuzuncu yüzyılda İspanya'da İngiltere ve Fransa'dakine benzemeyen parlamenter monarşiyi sağlayan anayasal bir sistem vardı, fakat bu sistem İspanyol toplumunun sosyal, ekonomik ve ideolojik bakımdan ayakta durmasını sağlayacak kuruluşları geliştirebilecek kapasitede değildi.
500. 000'den fazla kişinin öldüğü İspanyol İç Savaşı (1936 - 39) nesillerdir süregelen anlaşmazlıkları daha geniş bir boyutta ve daha kanlı bir şekilde yeniden gözler önüne serdi. Katolik Kilisesi'nin sosyal ve siyasi rolü, sınıf farklılıkları ve Bask ve Katalan milliyetçilerinin cephesinde bölgesel özerklik savaşı merkezli bu anlaşmazlıklar milliyetçi lider Generalissimo Francisco Franco y Bahamonde (1939 -1975) liderliğinde bastırılmış fakat tam olarak ortadan kaldırılamamıştı. Bu anlaşmazlıklar, Franco rejiminin son yıllarında militanların yenilik çağrıları ve artan terör eylemlerinin ülkenin istikrarını tehdit etmeye başlaması sonucunda tekrar alevlenmişti.
Franco'nun 1975 Kasım'ında ölmesi üzerine İspanya tahtına geçen I. Juan Carlos'un İspanya'yı demokratik bir ülke haline getireceği yönünde çok az belirti olmasına karşın, o ve Başbakan Adolfo Suarez Gonzalez (1976 - 1981) İspanya'yı üç yıl içinde şiddete başvurmadan diktatör bir rejimden çoksesli bir parlamenter demokrasiye geçirmiştir. Bu başarı, İspanya'nın tarihi bölünmüşlüğünün iyileşmesi yönünde ilk kilometre taşını koymuş oldu.
Demokrasiye bu barışçıl geçişte genç kralın siyasi kurumlara bağlılığının yanı sıra başbakanının mevcut siyasi durumda gerekli olan yenilikler konusunda oldukça öngörülü olması da büyük önem taşımaktadır. Şubat 1981'de başarısızlıkla sonuçlanan bir darbe ve Ekim 1982'de gücün barışçıl bir şekilde bir partiden diğerine geçmesi İspanyol toplumunun demokratik prensiplerinin ne derece olduğunu gözler önüne serdi.
Batı Avrupa hükümetleri, II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından otoriter rejimi olan ülkelerle işbirliği yapmayı reddetmiş ve ülkeyi bölgenin siyasi, ekonomik ve savunma kurumlarından dışlamışlardı. Fakat Soğuk Savaş'ın başlamasıyla birlikte İspanya'nın Batı Avrupa'nın savunması açısından stratejik öneminin artması diğer siyasi etkenlerin önüne geçerek Franco rejiminin dışlanmasına bir son vermişti. İlk olarak 1953 yılında yapılan karşılıklı anlaşmalar sonucunda Amerika Birleşik Devletleri'nin Batı Avrupa'nın savunmasını desteklemek için İspanya'da bir hava ve deniz üssü ağı oluşturmasına izin verildi. İspanya 1955 yılında Birleşmiş Milletler üyesi oldu ve 1982'de NATO'ya girdi.


Ömer Faruk EREN
Barcelona 2011



8 Haziran 2011 Çarşamba

Barcelona'da Nerede Ne Yenir?

Barcelona'da Nerede Ne Yenir?


Barcelona'da diğer bütün Avrupa şehirlerinde olduğu gibi aç kalmayacaksınız. Hatta deniz ürünleri seviyorsanız doyacaksınız ve bıkacaksınız. Sevmiyorsanız sorun değil başka çözümlerde var.



Txapela - Tapas Bar
Barcelona'ya geldiyseniz ve herkesin ağız tadına layık Tapas adı verilen bir yiyecek türü mevcut. Ve bunu yemeden dönmiyoruz mutlaka... Öncelikle Tapas nedir? Tapas, küçük mezelerdir. Deniz ürünlüsünden tutunda sebzelisine onlarca çeşidi var ve tamamen ustanın maharetine kalmış. Barcelona'da bir çok yerde tapas bar mevcut. Ama benim önerim Passeig de Garcia üzerinde bulunan Txapela adlı tapas bar.
Burası hemen Türk Konsolosluğu'nun karşısında kalıyor ve hem nezih bir mekan hem çeşitlilik çok fazla. Fiyatlar ise 1 €'dan 7 €'a kadar değişiyor. Tadına doyamayacaksınız.


Txapela Menü

Tabiki bununla sınırlı değil Barcelona'da yemek, La Rampla'nın Catalunya Meydanı başlangıcında ise  Cerdeceria isimli çeşitli deniz mahsullerinin bulunduğu harika bir mekan var. Deniz ürünlerine burada doyabilir ve daha önce tadına bakmadığınız farklı deniz ürünlerini yiyebilirsiniz.


Cerdeceria
Cerdeceria Vitrin

Bunların yanısıra tabiki Mc Donald's, KFC, ve Burger King La Rampla dahil olmak üzere bir çok yerde mevcut. Magnemarum alışveriş merkezinde de çeşitli yemek yerleri mevcut. Tapas, waffle, dondurma, pasta, fast food ve cafeler mevcut. Sonuç olarak deniz mahsulu olduğu için bir çok yere gözünüz kapalı girip yemek yiyebilirsiniz, yeterki mekanı gözünüz tutsun.

Tabiki hem görülmesi gereken hemde çeşitli meyvelerin ve meyve sularının hızlıca tüketilebileceği yine ama yine La Rampla üzerinde bulunan Marcet Bouqeria pazarı bulunuyor. Bir meyve hayal edin önce ister suyunu için ister kendisini yiyin... Hayal ettiğiniz meyve her ne olursa olsun emin olun bu pazarda bulunuyor. O kadar renkli ve o kadar iştah açıcı bir yerki burası, tadından emin olmasınızda hepsini deniyorsunuz. Yine söylüyorum €'ları TL olarak düşünün fiyatlar gayet uygun.

Meyve Suları


Birde Barcelona'ya özgü paella denilen bir pilav çeşidi var. Deniz ürünleriyle zenginleştirilmiş bu pilav hergün yenmese bile tadına bakılması gereken bir yemek. Denemek için biraz cesur olmak gerek pilavdan bir ömür boyu soğuyabilirsiniz.



Barcelona Dönerci
Barcelona'da canınız döner yada kebap çekerse hiç dert etmeyin yine La Rampla'nın sokaklarında Türklerin işlettiği klasik dönerciler var. Benim acizane tavsiyem hergün mutlaka tapas yiyin ve bu harika şey Barcelona hatırası olarak damağınızda kalsın. Yedik içtik çok şükür, haydi gezmeye devam...
Korkmayın Barcelona'da aç kalmayacaksınız.



Ömer Faruk EREN
Barcelona 2011










Barcelona Çevresi


Barcelona ve Çevresi


Barcelona'nın çevresinde bir çok yer var gezip görebileceğiniz. Bu bölüm ağırlıklı olarak araba kiralamayı tercih edenler için yardımcı bir rehber olabilir. Yakından uzağa doğru gitmek isterseniz ilk önce size Port Aventura eğlence parkını tavsiye edeceğim. Port Aventura adında anlaşılacağı üzere macera limanı gerçekten. Ayrıntılı bir şekilde birazdan değineceğim.

Daha sonra dünyanın en güzel sahillerinden biri olarak adlandırabileceğim Costa Brava sahil şeridini görmeli ve tatiliniz yaz ayında ise denizin tadını çıkarmalısınız. Ayrıca Salvador Dali'nin memleketi Figueres'e yolculuk yapabilirsiniz bu sahil boyunca. Floransa'ya çok benzettiğim Girona ise yanınıza kar kalacak emin olun.

Barcelona'ya gelip araba kiraladıysanız mutlaka parfüm ve vergisizlik cenneti olan Andorra Prensliği'ne biraz cesaret ile yolculuk yapmalısınız. Araba kiralamadıysanız sorun değil Barcelona'dan Andorra için tur satın alabilir ve çantanızı uygun fiyatlarla parfüm ile doldurabilirsiniz.

Valencia'ya yolu gözünüzü korkutmaz ise Barcelona'ya gelmişken ve bir gününüzü ayırabilirseniz bu şehride gezmelisiniz. Aman dikkat otoyol fiyatları sizi çarpabilir.

Kimileriniz benim gibi hazır Barcelona'ya gelmişken Palma adasına da gideriz diye düşünmesin, sabah gidip akşam dönebileceğiniz bir mesafede değil malesef.

Şimdi buyrun sizi bu bahsettiğim yerlere götüreyim,


Andorra Minik Prens

Andorra Prensliği Arması
Parfüm cenneti diyebilirim Andorra Prensliği için... Andorra Prensliği, güneybatı Avrupa'da, Pirene Dağları'nda, denize kıyısı olmayan, Fransa ve İspanya arasında küçük bir ülkedir. Bir zamanlar dünyadan soyutlanmış olan ülke, artık turizm ve bir vergi cenneti olma özelliği ile zengin bir ülkedir.




Andorra Yolu
Barcelona’dan yaklaşık 250 km uzaklıkta ki bu küçük ülke, vergi cenneti özelliği ile bizi çekiyor. Otoyolda herhangi bir sürprizle karşılaşmamak hem de farklı yerler görmek için paralı yolu tercih etmiyorum. İyi ki de öyle yapıyorum, çünkü yol tek şeritli bol virajlı olsa da hem İspanya’nın küçük kasabalarının içinden geçiyoruz hem de harika bir baraj gölünün manzarası eşliğinde Andorra’ya giriyoruz. Ülkenin girişinde gümrükten sorunsuz geçiyoruz ve sizi ilk karşılayan Andorra’nın Sant Julia adlı şehri. Dağların arasında kurulmuş bu ülke gerçekten görsel açıdan etkileyici.


Andorra - Bulutların Üstünde


Tobotronc
Naturlandia adında bir eğlence parkı var Sant Julia’da. Girişte hemen tabelalarını görüyorsunuz zaten. Andorra’nın tepelerine doğru yol alıyoruz. Bulutların içinden geçerek zirveye Naturlandia’ya çıkıyoruz. Bulutların üzerinde eğlence parkı kurulmuş. En etkileyici kısmı Tobo Tronc adı verilen, 2 kişilik rayların üstünde, sizi dağın daha da zirve noktasına taşıyıp, sonra tekrar başladığınız noktasına ulaşmanızı sağlayan ormanın içinde heyecan ve adrenalin dolu bir gezinti yapabileceğiniz kızak tarzı mini roller coster. Yaklaşık 25 km’lik bu parkurun herhangi bir tehlikesi yok fakat ormanın içinde bulutların üzerinde hızla aşağıya iniyor olmak gerçekten müthiş bir keyif veriyor. Paintball, zıplama tramplenleri ve başka birçok aktivitesi ile zirveye yaptığının araba yolculuğuna değiyor. Naturlandia’dan ayrılıp Andorra Vella’ya yani ülkenin başkenti ve merkezine yol alıyoruz. Dağların arasında ki daracık yolun kenarında nehir akıyor ve 10-15 dk’lık bir yolculuktan sonra Andorra Vella’ya varıyoruz.

Andorra Sokakları

O kadar yakın ki dağlar, sanki üstünüze devrilecekmiş hissi veriyor. Rafting sporunu sevenler yol kenarlarında ki yerlerde mola verip rafting yapabilirler. Benim başıma Düzce’de 1 ay önce gelen talihsiz olaydan sonra uzak duruyorum şimdilik J. Arabamızı şehrin girişinde ki bir kapalı otoparka bırakıp, başlıyoruz caddelerde dolaşmaya. Sağlı sollu mağazalar ve farmacialar, parfümericiler ve alışveriş merkezleri ardı ardına sıralanıyor cadde ve sokaklarda. Elektronik eşya satan mağazalarda bir hayli fazla. Parfüm fiyatları free shop’a göre 5-10 € fark ediyor. Ama eğer paket parfümlerden alırsanız daha karlı alışveriş yapabiliyorsunuz. Fazla abartmamanızı öneririm çünkü dönüşte gümrük kontrolü var. Sokaklarda dolaşırken 13-14 yaşlarında yüzme yarışları için Türkiye’den gelmiş kız öğrencilerle karşılaşıyoruz. Andorra’da Türk’le karşılaşmak gerçekten çok güzel, çünkü Barcelona’da bile 650 Türk yaşıyor. Ortalama 90.000 kişinin yaşadığı Andorra Fransa başbakanı ile ortak yönetiliyor.


Ferrari Store


Anlatılacak çok ama çok şey var bu minik ülke için ama en güzeli özgürce dolaşabilmek sırt çantası ile, heyecan duymak yepyeni bambaşka bir ülke içinde. Koşar adımlar atarak bir ülkeyi gezmek cezbeden insanı... Yürüyerek bütün ülkeyi! gezdikten ve bol bol parfüm doldurduktan sonra bagajı düşüyoruz tekrar yollara.



Ömer Faruk EREN
Andorra/Mayıs 2011

Port Aventura Macera Limanı

Port Aventura
Hikâyenin belki de en güzel kısmı burasıydı yaşanan. İspanya turumuzun 2. günü hemen gitmek istedik buraya. Çünkü eğer çok beğenirsek ve tatilimizin 8 gününü dolduracak herhangi bir aktivite bulamazsak bir daha gelelim diye. Pazartesi gününü seçtik gitmek için hafta sonunun kalabalığından uzak olsun diye. Ama yine de kalabalıktı. Dünyanın herhangi bir yerinde ki Walt Disney’e gidenler burayı hayal edebilirler. Özellikle Los Angeles’ta bulunan versiyonuna çok benziyordu. Ama adrenalin daha yüksek. Barcelona’ya 90 km uzaklıkta Tarragona bölgesinde bulunan bu eğlence parkı, tam gününüzü ayırmanız gereken bir yer. Giriş ücreti, sınırsız pass imkanı ile 44€. Eğer sıra beklemeden aktivitelere girmek isterseniz 24€ Express bileti de alıp girebilirsiniz. Coca cola’nın şişelerinde ki biletlerden 6 tane toplarsanız orada 2 kişi 1 biletle girebiliyorsunuz. Sanırım bu dönemsel bir şey, fakat orada gişede sıra beklerken yanınıza gelip size bir şeyler anlatmaya çalışan biri olursa onu dinleyin. Karlı bir şekilde içeri giriş yapabilirsiniz belki. Gişelerden biletinizi alıp içeri girdikten sonra parkın haritasını almayı unutmayın. Nerede ne var her şey ayrıntılı yazıyor. Önünüze ilk önce çığlıklar eşliğinde Furius Baco çıkıcak benim tavsiyem o garip roller coster’a en son parktan çıkmadan önce binmeniz. Çünkü ilk önce ona binerseniz diğer parkurlarda fazla heyecan duymaya bilirsiniz. Ama emin olun Furius Baco elinizi ayağınızı titretecek ve sonunda paraya kıyıp dvdinizi almayı unutmayın. Eve dönünce onu izleyip izleyip güleceksiniz.
Dragon Kahn Roller Coester
Furius Baco
Polynesia bölgesinde Tutuki Splash var sulu bi parkur ve sizi adrenaline hazırlıyor. Güneşli bir havada ziyaret ediyorsanız ıslanmayı dert etmeyin. Oradan çıktıktan sonra yolunuza devam edin ve yine aynı bölge içinde kalan 3D sinema keyfini yaşayacağınız 15 dk’lık bir maceraya dalın. Suyun altında ilerlediğiniz hissini veren bu parkuru kaçırmayın. Daha sonra uzun süredir gözünüze takılan o devasa roller coster’a China bölgesinde ki Dragon Khan’a koşun. Ben uzun zamandır bu şekilde karmaşık görünen bir roller coster’a binmemiştim. O kıvrımlar dönüşler, en öne oturabilmek için ettiğimiz mücadeleye de değdi. Heyecanı dorukta yaşadığımız Dragon Khan’dan ayrılıp Mexico bölgesine geçiyoruz. Burada asansör var, yine Amerika’da Los Angeles’ta ve Las Vegas’ta ki Stratosfer Otelinin çatısında bulunan asansörle aynı. Tek farkı burada yavaş yavaş çıktığınız 120 metre yükseklikten sizi aşağıya bırakıyor. Ve en heyecan veren kısmı oturma yerleri, emniyet kemerleri takıldıktan sonra sanki ayakta aşağıya eğimli bir şekilde duruyorsunuz ve adrenalini 10 kat daha arttırıyor. Yukarı çıkarken ki korku aşağı düşerken yerini çaresizliğe bırakıyor. Mükemmel bir duygu ama indikten sonra 10-15 dk daha elim ayağım titredi J. Mexico’dan çıkınca Far West bölgesine geliyoruz ve sağımızda tahtadan yapılmış bir roller coster görüyoruz. Stupida adlı bu hız treninden çığlıklar yükseliyor. Bizde fazla ciddiye almadığımız bu trene fazla sıra olmadığı için binelim diyoruz. O kadar basit görünmesine rağmen yarattığı heyecan ikinci sefer sıraya girmemize neden oluyor. Tahtadan yapılmış olması sesi ürkütücü bir hale getiriyor ve tren hızla ilerlen iken zangır zangır titretiyor içimizi dışımızı.

Tutuki Splash
Far West bölgesinde herkesin sırılsıklam bir yerden geldiğini görüp ilerliyoruz o yöne doğru. Sulu bir parkur daha çıkıyor karşımıza. Kanoya biniyoruz ve kıvrıla kıvrıla suların içinde ilerliyoruz. Aslında fazla ıslanmamız gerekiyordu ama ben biraz da elimin yardımıyla kendim dahil herkesi ıslatıyorum. Son olarak en başta binmeyip sona bıraktığımız Furius Baco’ya gidiyoruz. Kesinlikle tavsiyem sona bırakmanız ve zamanınız varsa bu 20-25 saniye süren inanılmaz alete tekrar binmeniz.
Ömer Faruk EREN
Port Aventura 2011
Figueres ve Girona Dali’nin izinden Costa Brava
Girona Yolu
Figueres
Figueres Yolu
Costa Brava Yolu
Costa Brava - Roses
Girona
Costa Brava gerçekten güzel, Nice’in deniziyle karşılaştırmaya çalışmayın zihninizde, burası başka tarzda güzel. En güzel yeri ise Figueres’te bulunan Fransa sınırına yakın, insanların Fransızca konuşmaya başladığı bir sahil kasabası var. Roses adlı bu kasaba harika bir sayfiye yeri. Sahilde göz alabildiğine uzanan plajlarda denize girebilirsiniz. Figueres Salvador Dali’nin doğduğu ve müzesinin bulunduğu Katalan şehirdir. Figueres’e giderken paralı yolu tercih ediyoruz ve yaklaşık 12 € para ödüyoruz otoyola. Eğer sahilden para ödemeden gitmek isterseniz kasabaların içinden geçmek zorundasınız ve bol bol trafik ışığı olduğu için yol uzun sürebilir. Figueres’ten 20 dk uzaklıktaki Roses denizin keyfini çıkarabileceğiniz müthiş bir kumsalla sizi karşılayacaktır. Figueres ve Costa Brava’nın bence en güzel sahili Roses’a uğradıktan sonra Barcelona’ya dönerken Girona’ya uğramayı unutmayın. Girona güzel bir şehir. Burada sizi karşılayacak olan şey Floransa’nın küçük hali olacaktır. Aynı Floransa’daki gibi nehir kenarına dizilmiş evler ve nehirin paralelin de bulunan sokak ve caddeler. Buranın tarihi ile ilgili bilgi sahibi değilim. Roses’ın büyüsüyle adım attığım bu şehri sadece Floransa’ya benzettim ve her zaman ki gibi dondurmamı elime alarak kalabalığın izinde dolaştım. Bayanlara hitap eden takıcılar var Girona’da, eşim o dükkân dan o dükkana kendini atarken bende sanatsal fotoğraf çalışmalarıma devam ettim. Denemedik ama turistleri gezdiren tren şeklinde bir otobüs vardı. Orada İngilizce tanıtımda yapıldığını gördüm. Eğer istenirse o tura katılıp Girona’yı kısa bir geziyle tanıyabilirsiniz.

Ömer Faruk EREN
Costa Brava 2011

Valencia Oceonagrafic


Barcelona’da ki hayal kırıklığımızı gidermek için küçük bir umutla atıyoruz kendimizi yollara. Daha Valencia’ya varmadan yine İspanya canımızı acıtıyor. Geçen sene Fransa sahillerinde dolaşırken Cannes’dan Nice, Nice’ten Monte Carlo’ya, Monte Carlo’dan İtalya San Remo’ya kadar kullandığımız otoyollar bu kadar üzmemişti bizi. Yol boyu gişelerden geçip para ödemiştik ama en fazla 3 €… Hak veriyorum Barcelona çıkışında tüneller var 6 € civarı para ödüyorsunuz ama değiyor, çünkü eğer para vermeden gitmek isterseniz Antalya’dan Ölüdeniz’e sahil yolunu kullanarak arabayla gidenler bilirler, daracık gidiş geliş dağların eteklerinde, aşağısı deniz yukarısı dağ, tabiri caizse arabanın arkası toparlanmadan bi sağa sola döne döne dolanıyorsunuz. Neyse orası hak getire de, Tarragona civarında bir gişeden bilet alıyoruz, çıkış yerinde ödeyeceğiniz para ise sürpriz J Ama unutmayın Tarragona’ya gelene kadar bir iki gişe daha var bozuklukları hazırlayın. Gişelerde “Manuel” tabelası olan gişelere yönelin, gişelerde para almayı bekleyenler var. Fransa’da böyle değil, ya kredi kartı, ya bizdeki ogs-kgs sistemleri, yada bozuk para makineleriyle geçiş yapıyorsunuz. İspanya’da para almayı bekleyen gişe görevlileri var. Strese gerek yok kimsenin acelesi olmadığı için paranızı ödeyebilirsiniz sakin sakin. Hatta Türkçe söylenebilirsiniz çok eğlenceli oluyor, en azından içinizi dökebiliyorsunuz. Geldik Valencia çıkışına, gişeye yaklaştık görevliye bileti uzattık, ücret ekranın da 25.75 € yazdı. Evet şaka değil yaklaşık 200 km kadar kullandığımız yol için 25€ ödedik. Tövbe ettim dönüşte kapadım GPS’in paralı yol tercihini. Otopark ve yol parası İspanya’da tuzlu oldu.





Valencia daha şirin geldi gözümüze. Yine meydanını bulduk hemen. Zaten protestocular çadırlarını kurmuşlar buraya da. Aracı yine yer altı otoparkına park edip, turist info buluyoruz. Elimize alıp haritayı, düşüyoruz yollara. Görülecek yerlerin başında Plaça de Reina var. Sol tarafından daracık sokaklara girip ilerliyoruz. Hediyelik eşya dükkânları, yelpazeler, turistler, Ara sokaklardan meydan da görünen Bazilikaya doğru ilerliyoruz. Sokaklar çok şirin İtalya’yı andırdı bana. Sağınızda bazilika görünürken yine güzel bir meydana çıkıyorsunuz. Varsa eğer ilginizi çeken başka bir yer haritada yürüyerek gidin görün, görmedik demeyin.






Ben gitmeden önce Hemisferic ve Oceonagrafic’i araştırdığım için hemen o bölgeye gitmek istedim. Valencia’nın içinde zaten çok yakındı az önce gezdiğimiz yerlere. Ana girişini bulup arabayı park ediyoruz. Şaşırıyoruz yer bulursanız o cadde üzerinde park ücreti yok. Ama arkasında ki büyük cadde de ücretli ona göre. Emin olun buraya kadar geldiğinize ve giriş ücreti kişi başı 24€ ödediğinize değecek şeyleri izlemeye ve resimlemeye koyulun. 3 yada 4 saat sürebilir gezinin şanslıysanız yunus gösterisine denk gelirsiniz. Hayatınız boyunca göremeyeceğiniz ve bazılarını da görmemeyi dileyeceğiniz deniz canlılarını göreceksiniz. Bebek denizatından, köpek balıklarına, fok balıklarından penguenlere kadar aklınıza gelen gelmeyen bütün okyanus canlıları var. Denizanalarının çeşitlerini bile görebilirsiniz. Beni en çok etkileyen Denizatı oldu, ben sadece çizgi filmlerde görebileceğimi düşündüğüm bu türü hayranlıkla o küçücük akvaryumda dakikalarca izledim. Denizatı, yılan iğnesinin de dahil olduğu Syngnathidae familyasından Hippocampus cinsine ait olan balıklardır. Tüm dünyada ılıman ve tropikal sularda bulunurlar. Denizatların boyutları 16 milimetre ile (yakın zamanda keşfedilen Hippocampus denise) 35 santimetre arasında değişen türleri bulunur. Denizatı ve yılaniğnesi türleri erkek hamileliğinin görüldüğü tek türler olarak bilinmektedirler.

Resimler size daha iyi anlatacaktır bundan eminim. Tam bir gününüzü ayırabilirsiniz Valencia’ya. Dönüş yolunda gün ağarmadan yola koyulursanız Valencia’dan Barcelona’ya kadar olan sahilleri yani Costa Durada’ya dolaşın hatta denize girin derim. Yemek Valencia’da da sorun değil tapas barlardan birine girebilir ya da Mc yiyebilirsiniz.

Ömer Faruk EREN
Valencia 2011


7 Haziran 2011 Salı

Barcelona Müzeleri


Barcelona'na müze sevenler için ideal bir kent. Barcelona müzeleri gerçekten ilgi çekici ve akılda kalıcı özelliklere sahiptirler. Bu şehire geldiyseniz sokaklarda açık hava müzesi gibidir Gaudi sayesinde...

Fazla söze gerek yok size bu şehirde hangi müzeler var sıralayayım hemen, ziyaret saatleri ve bilet fiyatları için internet sitelerini ziyaret edebilirsiniz...

- Museu Picasso (Picasso Müzesi) www.museupicasso.bcn.es
- Casa Museu Gaudi (Gaudi Müzesi) www.casamuseugaudi.org
- Museu Nacional d'Art de Catalunya (Tarih ve sanat müzesi)
- Fundacio Joan Miro (Sanat galerisi)
- Museu Frederic Mares (Sanat galerisi)
- Museu d'Historia de la Ciutat (Tarih müzesi)
- Museu de Cera (Balmumu Müzesi)
- FC Barcelona President Nunez Museum ( Futbol Müzesi)
- Museu d'Art Contemponari de Barcelona (Modern Sanat Müzesi)
- Museu Maritim (Denizcilik Müzesi)
- Museu Arqueologic de Catalunya (Arkeoloji Müzesi)
- Museu Textil d'indumenteria (Tekstil ve Moda Müzesi)
- Museu Militar (Askeri Müze)


Picasso Müzesi Hakkında;

Picasso, Barselona'ya 13 yaşındayken gelmiş. Kendisi gibi bir ressam olan babası burada bir sanat akademisinde ders vermeye başlayacağı için ailece Barselona'ya taşınmışlar. Sonraki yıllarda ise Barselona Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun olmuş ve uzun yıllar bu şehirde yaşamış. Daha sonra da çok sevdiği bu şehre bir armağan olarak müzenin burada açılmasına karar vermiş ve 1970 yılında binden fazla eserini bu müzeye bağışlamış. (Müze ilk olarak 1963'te Picasso'nun arkadaşı ve sekreteri olan Jaume Sabartes'in koleksiyonundan oluşan eserlerle açılmış.)

Bu müzede Picasso'nun erken dönem resimleri olarak bilinen resimleri, portreleri, seramik çalışmaları ve Velazques'in Las Meninas (Nedimeler) adlı çalışmasının elliye yakın çeşitlemesi sergileniyor.


Gaudi Müzesi Hakkında;

Barcelona'da görülmeyi gereken yerlerin arasında olan Park Güell hakkında daha ayrıntılı bilgi Barcelona'da görülmesi gereken yerler bölümünde. :)


FC Barcelona Hakkında;

Dünyaca meşhur futbol kulübü Barcelona, Nou Camp ve FC Barcelona Müzesi hakkında ayrıntılı bilgi yine Barcelona'da görülmesi gereken yerler bölümünde. :)


Ömer Faruk EREN
Barcelona 2011

5 Haziran 2011 Pazar

Barcelona Görülmesi Gereken Yerler

Barcelona'da görülmesi gereken birçok yer var. Acele etmenize gerek yok hepsini görebilcek zamanınız var. Verin arkanızı limanda ki Kristof Kolomb Heykeli'ne önünüz La Rampla Caddesi zaten, çok hafif yokuş ama farkına varmazsınız zaten. Daha farkına varamadın biter cadde ve Catalunya Meydanı'na çıkmışsınız. Meydanı solunuza alın yada direk ortasına dalın hafif sağ yaparsanız Passeig de Garcia'ya ulaşırsınız, cadde başlamadan sağınızda bir alışveriş merkezi, altınız otopark ve metro. Passeig de Garcia üzerinde yürürken sağa kıvrılırsanız Sagra da Familia Katedarali'ne ulaşırsınız ama çok yürüdük ayaklarımız ağrıdı diye kulaklarımı çınlatmayın. En iyisi taksiye binin yorulduğunuz noktada Passeig de Garcia üzerinde binerseniz 5 € falan yazar taksimetre. Heryerde okuyacaksınız Barri Gotik diye, neresi diye düşünmeyin kısaca gezdiğiniz bütün yerler Gotik, şaka bir yana La Rampla'nın da içinde bulunduğu Sagra da Familia Kilisesi'ni de içine alan bölge Barri Gotik olarak adlandırılıyor.

Önce ben size sıralayayım görülmesi gereken yerleri Barcelona'da;

- Park Guell (Gaudi'nin tasarladığı park)
- Templo Expiatorio de la Sagrada Familia (Sagra da Familia - Bitmeyen Kilise)
- Las Ramplas Caddesi
- Barri Gotik (Eski Şehir Semti)
- Palau Reial (Kraliyet Sarayı)
- Palau de la Musica Catalana (Konser Sarayı)
- Casa Mila Ve Casa Batllo (Gaudi'nin Eseri Binalar)
- La Boqueria (Sokak Pazarı - Hal :)
- Plaça de Catalunya (Şehir Meydanı)
- Nou Camp Futbol Stadı
- L'Eixample District (Eski Şehir Bölgesi)
- Par de la Ciutadella (Park)
- Plaça Reial (Şehir Meydanı)
- Cathedral de la Seu (Katedral)
- Parc Zoologic de Barcelona (Hayvanat Bahçesi)
- Port Vell (Liman ve Eğlence Bölgesi)
- Castell de Montjuic (Kale)
- Arc de Triomf (Zafer Anıtı)
- Casa de la Ciutat (Şehir Meclis Binası)
- Passeig de Garcia (Cadde)
- Kristof Kolomp Heykeli
-----------------------------------------------------------------------------------------------------

Park Güell - Gaudi Müzesi


Park Güell ve Gaudi Müzesi
Öncelikle şunu belirtelim Gaudi müzesinin abartılacak bir yanı yok... Fakat Barcelona'ya panaromik bakabileceğiniz Park Güll zaten açık hava müzesi gibi.

Park Güell ve ben
1900-1914 tarihleri arasında, Güell ailesinin soyluluk göstergesi olarak yaptırılmıştır. Park, 1923'ten sonra halka açılmıştır. Ana girişte taştan yapılmış, mantarları anımsatan kubbe biçimli çatıları olan iki yapı bulunuyor. Yapıların birinde ilginç bir kule var. Park alanındaki yapıların çoğu, canlı renkleri içeren seramik parçaların bir araya getirilmesiyle yapılan mozaikle kaplı. Parkın girişindeki merdivenli yol, sütunlarla süslenmiş büyük meydana kadar uzanıyor. Büyük meydan, aslında Barcelona'yı ve denizi gören çok güzel bir balkon. Burada dalga görünümünde, mozaik kaplı banklar bulunuyor. Meydan, kültürel ve toplumsal etkinliklerin gerçekleştirildiği bir alan olarak kullanılmış. Park, meydan merkezde kalacak biçimde tasarlamış. Büyük bir ağ oluşturan kıvrımlı patikalar, yürüyüş sırasında doğayı sevmek ve Gaudi'nin sanatını anlamak için olağanüstü yerler. Arabayla gidecek olanlar için küçük bir hatırlatma, park sorunu yok... Katalunya’da da yaşanan, sanayi devrimi ile çok büyük maddi kazanımlar elde etmiş bir kişi olan Kont Eusebi Güell; gücünü simgeleyecek ve örnekleri İngiltere’de çok olan bir “şehir parkı” tasarlaması için Gaudi ‘ye başvurduğunda yıl 1900 idi. Gaudi bu araziyi; her biri 1.000-2.000 m2 lik topoğrafyaya uyarlı 60 parsele ayırmış, ve biri arazi sahiplerinden Trias ailesi için diğeri de, 1906′da kendisi tarafından satın alınan ve bugün Gaudi Müzesi olan bina dışında sadece peyzaj düzenlemesi olarak bu parkı tasarlamıştır. Kont bu alanda varlıklılar için malikaneler yapmayı düşünür ve Gaudi’ye de bu nedenle gider. Ancak buradan konut almak isteyen çıkmayınca Eusebi Güell projenin park olmasına karar verir. Parc Güell ‘in tasarımı sırasında arazi içinde bulunan Muntaner de Dalt ile Muntanya Pelada alanları Gaudi’yi çok uğraştır. Çünkü burası adını hak edecek kadar çorak ve dik bir yamaçdır. Sadece yabani otlar, çalılıklar ve birkaç keçiboynuzu ağacı dışında bitki dokusu neredeyse yoktur. Gaudí bu veri üzerine, “doğayla uzlaşmayı” seçer, daha az su ve bakım isteyen Akdeniz bitkilerini temel alan bir yerel bitki dokusu ile peyzajını oluşturur.

Gaudi Müzesi
Park Güell'in üzerinde bulunan toprak meydan da kalabalık ve eğlence eksik olmuyor. Sokak gösterileri ile park eğlenceli bir hal almış. Koşturan elemanlar görürseniz korkmayın parkın etrafında ki seyyar satıcıları polis kovalıyordur. Onun dışında gerçekten muazzam ve farklı bir atmosfere sahip olan Park Güell şehrin karmaşasından uzaklaşıp Barcelona'yı seyretmenin hazzını yaşatacaktır. 

Park Güell ve Eğlence
Barcelona'da kesinlikle ziyaret etmeniz gereken bir yer burası, birçok tur şirketinin Barcelona başlığı altında ki yayınlarından hatırlayacağınız renkli seramikler eşliğinde ki Barcelona manzarası buraya aittir. Ama bitmedi Gaudi bu şehri tamamen ele geçirmiş. Şehrin bir kaç farklı noktasında yaptığı binalar ve en meşhuru ise bitmeyen kilise olarak anılan La Sagrada Familia ile gözleriniz kamaşacak.




La Sagrada Familia - Bitmeyen Kilise


La Sagrada Familia
Nereden başlasam Barcelona'nın simgelerinden biri olmuş La Sagrada Familia nam-ı diğer Bitmeyen Kiliseyi anlatmaya. Şunu belirtmeliyim fotoğraf karelerine sığdırmak zor bu mabedi. Gaudi sağolsun başlatmış ama bir türlü bitmemiş. La Sagrada Familia Kutsal Aile anlamına gelmektedir. Gaudi'nin ölümünün 100. yılında tamamlanması planlanmış bu kilisenin, sorup durmayın ona buna ne zaman biter diye rezil olmayın. Ayrıca bitmesi önemli değil çünkü bu şantiye kilise turist mıknatısı gibi... Ayrıntıya girmeden anlatayım; Villar usta var zamanında yaşamış bu Villar bizim Gaudi'nin ustası. 1881 Yılında yapımına karar verilen kilise işi tabi ki Villar'a verilir ama Villar bu işin altından kalkamaz ve hesaplama hatalarından kaynaklı anlaşmazlıklardan dolayı kiliseyi tamamlama görevi Gaudi'ye verilir. Gaudi bu kilise için "açık bir dini kitap" olarak adlandırır ve gotik mimarisi ile kiliseye girişir. Gaudi şehirde yaptığı bütün yapılardan elde ettiği geliri bu kilise için harcamıştır ki bitti bitecek derken Gaudi tramvay kazasında ebedi dünyaya göçer ve kilise daha sonraları yaşanan parasızlık nedeniyle inşaat ilerleyemez. Tekrar başlanan inşaat 1975 yılında İspanya İç Svaşı'nın çıkması ile saldırıya uğrar, kiliseye birşey olmaz olmaz da atölyede bulunan bütün çizimler harap olur. İşte kısaca böyle giriş 8 € çantalara dikkat.

Sagrada Familia
1882 yılında halkın yardımlarıyla yapımına başlanan mimarinin bitmemesinin nedeni hala sembolik olarak halkın yardımlarıyla yapımına devam edilmesi ve Gaudi'nin karmaşık mimari tarzının çözülmesinin güçlüğüdür.Ayrıca binanın çizimlerinin ve ilk yapım yöntemlerinin de 19.yüzyıldan kalması nedeniyle günümüz teknolojisine uyarlanması da bir başka zorluktur. Ayrıca belirteyim Catalunya Meydanı'ndan yada La Rampla'dan buraya yürümeye kalkmayın, boşuna ayaklarınız ağrımasın.



Nou Camp Futbol Stadı - Barcelona FC Stadyumu

Nou Camp
İspanya'nın Barcelona şehrinde bulunan Nou Camp futbol stadı, 100.000 seyirci kapasitesi ile Avrupa'nın en büyük stadyumudur. Tüm dünyada Nou Camp olarak bilinsede resmi adı FC Barcelona Stadı'dır. Stad aynı zamanda bir futbol müzesi, bunun yanı sıra soyunma odalarını, basın tribünü, yedek klubesi, soyunma odalarını falanda gezebiliyorsunuz. 




Stadyum, tarihte birçok önemli olaya ev sahipliği yapmıştır. 1982 FIFA Dünya Kupası için kapasitesi 125.000'e çıkartılmıştır. Daha sonra UEFA'nın kuralları gereği kapasitesi düşürüldü. 2010 yılında son bulan çalışmalar sonucu kapasitesi 100.000'e çıkarılmış, koltuklar yenilenmiş ve stadyumun üstü kapatılmıştır. Müzeye ve stada giriş ücreti 19 € eğer isterseniz Türkçe dil desteğininde olduğu sesli guide kiralayabilirsiniz.

Nou Camp yedek kulübesi



Casa Batllo ve Casa Mila - Gaudi Eseri Yapılar

Barcelona'da Gaudi'nin eserlerini heryerde görmek mümkün. Bunlardan en önemlisi Passeig de Garcia caddesi üzerinde bulunan Casa Batllo... “Casa dels ossos” (kemikler apartmanı) için kurulabilecek tek tartışmasız cümle: “ustanın tamamen bitirdiği tek işidir…” olmalı.19. yüzyılın başında, Barselona’da hızla varlıklılaşanlardan birisi de Josep Batlló i Casanovas idi. O da Kont Güell gibi bir tekstil fabrikatörüydü. Ve servetini arttırmak için sürekli arayışlar içindeydi. Batlló 1900 yılında Barselona’nın gözde caddesi, Passeig de Gràcia üzerinde bulunan ve 1875-1877 yılları arasında yapılmış olan 43 numaralı evi satın aldı. Amacı bu binayı yıkarak yeni bir bina yapmak ve bunu da kiraya vermekti.


Casa Batllo

Casa Mila

Casa Milà, Katalonya'nın idarî merkezi Barselona şehrinin Eixample semtinde Passeig de Garcia caddesinde bulunan ve 1906 - 1910 yıllları arasında Antoni Gaudí tarafindan tasarlanıp inşa edilen bina. La Pedrera (Taş ocağı) lakabıyla da bilinmektedir. Sonuç olarak Passeid de Garcia üzerinde dolaşırken bu yapıları etrafında ki kalabalıktan tanıyacaksınız.


Montjuic Tepesi

Montjuic Tepesi

Barcelona'yı panaromik izleyebileceğiniz ve liman bölgesinden teleferik ile de ulaşabileceğiniz müthiş bir park. Şehrin hem içinde bir o kadar da uzağındasınız. Buradan Sagrada Familia, liman bölgesi ve bütün şehir görülebiliyor. Barcelona'nın güzel resimlerini çekebileceğiniz bi noktası. Araba kiralamış olanlar için yine belirtelim otopark sorunu yok, ulaşım çok kolay buraya. Teleferik ile gidiş dönüş 9 €.

Montjuic'ten liman

Montjuic üzerinde bulunan ve Barselona’nın en güzel gezi noktalarından olan Poble Espanyol‘a giderek de Montjuic Tepesi’nin keyfine varabilirsiniz. Poble Espanyol dışında Fundacio Joan Miro Müzesini, ve Anella Olympica’yı (Olimpiyat köyü) de bölgeye yakın konumdadır. İyi seyirler size...


Tibidabo ve Sagrat Cor

Tibidabo ve Sagrat Cor

Tibidabo Dağı otopark :)
Barcelona'nın sırtını yasladığı Tibidabo Dağı'na bir yolculuk yapalım dedik. Tibidabo, Barselona’ya 512 metre yükseklikten bakan bir tepe. Arabamız ile virajlı yollardan ulaştık doruğa. Doruk ta Tidabo eğlence parkı bulunmakta bu ayrıntıyı hemen berliteyim yamaca kurulmuş adrenalin dolu bir roller coester sizi bekliyor. Neys dönemlim dağın zirvesine. Otopark mevcut zirve noktada ücretli ama olsun sorun yok. Diğer bir ılaşım aracı ise dünyanın heryerinde en sevdiğim ulaşım aracaı olan hop on hop off open bus turları. Bu turist otobüslerinin rotasında bulunuyor burası. Tabiki sadece dağı görmeye ve panaromik Barcelona'ya bakmak için çıkmadık zirvelere, üzerinde devasa büyüklükte bir İsa heykeli olan kilise var adı Sagrat Cor.. . Şehrin en yüksek noktası sanırım. Nostaljik tramvay ve fünikülerle en zirveye kiliseye çıkabilirsiniz. Burası da bence Barcelona'da görülmesi gereken yerlerden biri.



La Ramplas - Bizde ki İstiklal Caddesi :)


La Rampla
Burası ile ilgli fazla şey anlatmaya gerek yok zaten. Barcelona'nın kalbinin attığı, 2,5 km uzunluğunda çoğunluğu trafiğe kapalı, yani sağdan ve soldan araçların geçebildiği ortası kapalı bir cadde. Ne saçma bir tanımlama oldu ama gidince göreceksiniz zaten. Cadde üzerinde hediyelik eşya dükkanları, sokak ressamları, çiçekçiler, cafe ve barlar, dondurmacılar, sokak dansçıları ve bolca turist var. Barcelona gezinizin çoğunluğu bu cadde üzerinde geçeceği için fazla söze gerek yok gidip yaşayın. Sokak aralarında dolaşın bol bol. Caddenin yukarı kısmı Catalunya Meydanı'na, aşağı kısmı ise limana Kristof Colomb heykeline çıkıyor.


Kristof Kolomb Heykeli

Kristof Kolomb Heykeli
Port Vell'in önünde La Rampla Caddesi'nin başlangıcında bulunur. Maremagnum alışveriş merkezi ve Barcelona Akvaryumu'na giderken etrafında dolaşacaksınız. İngilizce Cololmbus Monument olarak bilinen 60 metre uzunluğa sahip Kristof Kolomb Heykeli 1888 yılında Barselona’da gerçekleşen Uluslararası Barselona Fuarına özel olarak yapılmıştır. Heykelin konumu özel olarak seçilmiş ve Krsitoft Kolomb’un Amerika yolculuğundan döndüğünde ilk varış noktası olan şu an ki konuma yapılmıştır.



La Boqueria - Pazar, bi nebze Hal :)

Mercat de Sant Josep de la Boqueria

Barcelona'nın en işlek caddesi olan La Rampla üzerinde bulunan La Boqueria, semt pazarı görülmesi gereken yerler arasındadır. Mutlaka uğramalısınız ve her çeşit meyve, sebze ve deniz mahsulune bakmalısınız. Bakmakla kalmayıp satın alabilirsiniz :) Mısır Çarşısı'nı da andırır aslında burası, çünkü sadece meyve sebze değil şekerleme, çikolata gibi ürünleride bulabilirsiniz. Tropikal meyvelerden oluşan bir tabak alıp elinize yürümeye devam.

Tropikal Manav (Robinson amca)



 Plaça de Catalunya - Katalunya Meydanı


Plaça de Catalunya
Katalunya Meydanı La Rampla'nın başlangıcında yer alır. Kafanız karıştı biliyorum Kristof Kolomb Heykeli'de başlangıcındaydı. İşte siz anladınız bi ucu Kristof Kolomb bir ucu Katalunya Meydanı. Barcelona'nın en merkezi meydanı olan Katalunya Meydanı sürekli gösterilere ve göstericelere ev sahipliği yapar. Avrupa insanı bu işi gücü yok çadır kurup orada burada bişileri eleştiriyor işte. Neyse, Katalunya Meyda'nında resimde görülen arka planda ki bina bir alışveriş merkezi, zahmet olmazsa Barcelona Alışveriş bölümünden adına bakıverirsiniz. Bu alışveriş merkezi bizim Boyner misali, içerisinde her markayı ve ürünü barındıran bi yer, gezmesi keyifli duyrulur. Konudan sapmayalım bölüm başka. Katalunya Meydanı'nın altında otopark ve Metro hattı bulunuyor. Kısacası Passeig de Garcia ve La Rampla caddelerinin buluşma noktası olan bu meydan görülmesi gereken olmasa da zorunlu görülecek ve geçilecek bir meydan.



Evet geldik bu bölümünde sonuna, Barcelona ilk başta biraz hayal kırıklığı gibi görünebilir ama bütün şehri gezebilir ve müziğini duyabilirseniz hoşunuza gidecektir. İyi tatiller dilerim, dönünce eklemek istediğiniz bir şey olursa lütfen yorum bırakın...


Ömer Faruk EREN
Barcelona 2011